Gün Aşırı Hangi Saatler? Zamanın İktidarı, Toplumun Ritmi
Bir siyaset bilimci olarak sabahın erken saatlerinde kahvemi yudumlarken, aklımı kurcalayan tek bir soru var: “Zamanın siyaseti nedir?” Gün aşırı hangi saatlerdeyiz? Bu soru yalnızca biyolojik ya da takvimsel bir merak değil; iktidarın, toplumsal düzenin ve bireyin ilişkisine dair derin bir sorgulama. Çünkü zaman, tıpkı iktidar gibi, toplumu biçimlendiren görünmez bir araçtır.
Zamanın İktidarı: Kimin Saati Çalıyor?
Zamanın paylaşımı, bir toplumun güç haritasını da belirler. İktidar, yalnızca yasalarla ya da kurumlarla değil, gündelik hayatın ritmini kontrol ederek de işler. Çalışma saatleri, haber bültenlerinin saatleri, sosyal medyanın aktif olduğu zaman dilimleri… Hepsi belirli bir güç yapısının ürünü.
Michel Foucault’nun dediği gibi, iktidar her yerdedir çünkü her yeri düzenler. Sabah 9 akşam 5 arası çalışmak, “verimli” sayılmak, “erken kalkanın yol alması” gibi normlar da bu düzenin parçasıdır. Zamanı kimin belirlediği, aslında kimin yönettiğini de gösterir. Peki, biz zamanı mı yönetiyoruz, yoksa zaman bizi mi yönlendiriyor?
Kurumlar ve Saatin Sessiz Disiplini
Kurumlar bireyleri sadece kurallarla değil, zamanla da disipline eder. Devlet dairesinin açılış saati, okul zili, borsa kapanışı… Hepsi birer sessiz emir. Bu disiplin, toplumsal düzenin sürdürülebilirliğini sağlar ama aynı zamanda bireysel özerkliği kısıtlar.
Bir siyaset bilimci için bu durumun anlamı açıktır: Zaman, toplumsal iktidarın görünmez bir aracıdır. Birey, zamanın çemberinde özgür olduğunu sanırken, aslında bu ritmi belirleyen yapısal güçlerin içinde döner durur.
İdeolojinin Kronometresi: “Uygun Saat” Kim İçin?
Zaman ideolojiktir. Bir toplumun “uygun saatleri”, aslında o toplumun ideolojik tercihlerini de yansıtır. Kapitalist toplumda “boş zaman”, üretim dışı bir sapma olarak görülür. İdeoloji, bireyin dinlenme anına bile sızar. Reklamlar, tüketim çağrıları, sosyal medya akışları hep “aktif olma”yı öğütler.
Zamanın bu ideolojik çerçevesinde “gün aşırı” ifadesi bile ilginçtir. Ne her gün, ne de nadiren… Bir ara form, bir denge arayışı. Belki de siyasal anlamda, sürekli eylemlilikle pasif kabullenmişlik arasında gidip gelen bir toplumsal refleksi temsil eder.
Vatandaşlık ve Katılım: Zamanı Kim Paylaşıyor?
Bir vatandaş olarak zamana erişim hakkımız var mı? Demokrasi yalnızca seçim günlerinde değil, gündelik zamanın paylaşımında da kendini gösterir. Toplumsal katılımın ritmi, zamanın adil dağılımına bağlıdır. Eğer bir kadın günde üç vardiya (iş, ev, bakım emeği) arasında sıkışıyorsa, onun “demokratik katılım” hakkı da zamansal olarak kısıtlanmış demektir.
Erkek Stratejisi, Kadın Zamanı
Erkeklerin zamanı genellikle stratejiktir: Planlı, sonuç odaklı, verimlilikle ölçülür. Bu bakış, siyasetin klasik erkek egemen doğasını da yansıtır. “Doğru zamanda doğru hamle” yapmak, gücü elinde tutmak demektir.
Kadınların zamanı ise demokratik katılım ve toplumsal etkileşim odaklıdır. Zaman, ilişkiler kurmak, dayanışmak, paylaşmak içindir. Bu fark, siyasetteki temsil biçimlerine de yansır. Erkek politik aktörler stratejik hesaplar yaparken, kadın aktörler çoğu zaman ilişkisel bir siyaset dili kurar.
Peki, bu iki zaman algısı bir araya geldiğinde ne olur? Ortaya “gün aşırı” bir siyaset çıkar: Ne tamamen stratejik ne de tamamen duygusal, ama her iki yönü de içinde barındıran bir siyasal ritim.
Toplumsal Düzenin Ritmi: Gün Aşırı Saatlerde Demokrasi
Zamanın paylaşımı, aslında demokrasinin de kalbidir. Eğer zaman adil değilse, demokrasi de eksiktir. Gün aşırı bir toplum, aralıklarla nefes alan ama hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olmayan bir yapıya işaret eder.
Kurumlar, bireyleri her gün denetlemek yerine gün aşırı hatırlatmalarla kontrol eder. Sosyal medya, kamuoyu ve medya döngüsü de bu ritme uygun işler: Bir gün öfke, bir gün sessizlik.
Ama belki de “gün aşırı saatler”, özgürlük için bir fırsattır. Belki tam da bu aralıkta, düzenin ritmini bozabiliriz. Zamanı geri alabilir, toplumsal ilişkilerimizi yeniden tanımlayabiliriz.
Son Soru: Zamanı Kim Yönetiyor?
Bugün, siyaset yalnızca yasama ve yürütmeden ibaret değil; aynı zamanda zamanın yönetimidir. Gün aşırı hangi saatlerdeyiz sorusu, artık şu anlama gelir: “Kimin zamanında yaşıyoruz ve kendi saatimizi ne zaman kuracağız?”
Çünkü toplumsal dönüşüm, bazen bir saniyelik farkta başlar.