Göz Doktorunun Diğer Adı Nedir? Siyaset Bilimi Perspektifinden Görmek ve Görülmek
Bir siyaset bilimci için görmek, sadece fizyolojik bir eylem değil; iktidarın, ideolojinin ve toplumsal yapının iç içe geçtiği bir süreçtir. Görmek, kimin neyi görebildiğiyle, kimin görünmez kılındığıyla ilgilidir. Bu noktada “göz doktoru” sadece bir tıp uzmanı değil, aynı zamanda bir metafordur: güç ilişkilerinin bulanıklaştığı toplumsal bir düzende, “gerçeği” yeniden odaklayan bir figür. Peki, göz doktorunun diğer adı nedir? Tıpta buna oftalmolog denir. Ancak siyaset bilimi açısından baktığımızda, oftalmolog yalnızca gözün sağlığını değil, toplumun “görme biçimlerini” de temsil eder.
Oftalmolog: Görme Biçimlerinin Analisti
Bir oftalmolog, bireyin gözündeki bozukluğu tespit eder; bir siyaset bilimci ise toplumun “görme bozukluğunu” analiz eder. İktidar ve ideoloji, bireylerin neyi görüp neyi göremeyeceğini belirleyen görünmez gözlüklerdir. Devlet, medya, eğitim sistemi gibi kurumlar bu gözlükleri biçimlendirir. Böylece “gerçek” bir kırılmaya uğrar, toplumsal miyopluk başlar.
Oftalmologun görevi, bu kırılmayı düzeltmek; siyaset bilimcinin görevi ise bu kırılmayı teşhir etmektir. Çünkü iktidar, çoğu zaman gerçeği bulanıklaştırarak hükmeder. Bu durumda, toplumun “göz doktoruna” ihtiyacı vardır — hem tıpta hem de siyasette.
İktidarın Görme Politikası: Kim Görüyor, Kim Görülüyor?
İktidarın en temel stratejilerinden biri, “görme”yi kontrol etmektir. Michel Foucault’nun panoptikon metaforunda olduğu gibi, iktidar gözetler ama görülmez. Bu durumda, vatandaşlar sürekli izlendiklerinin bilinciyle davranır. Bu, modern toplumun “optik rejimidir”.
Bir oftalmolog, bireyin gözünde bir perde varsa onu kaldırır. Peki, siyasetçi ya da entelektüel, toplumun gözündeki ideolojik perdeyi kaldırabiliyor mu?
Bir rejim, vatandaşlarının neleri görmemesini istiyorsa, tam da orada iktidarın göz doktoruna ihtiyacı vardır: eleştirel düşünceye, aydınlığa ve farkındalığa.
İktidar her zaman görünmek ister ama çıplak görünmek istemez. Bu nedenle, toplumun “görme biçimleri” stratejik olarak yönetilir. Haberler, semboller, sloganlar birer optik filtredir. Demokrasi, bu filtreleri kaldırma cesaretidir.
Toplumsal Görüş Açısı: Erkek ve Kadın Bakışının Siyaseti
Erkeklerin siyasal refleksi genellikle strateji, rekabet ve güç üzerine kuruludur. Erkek bakışı, siyasal alanda “kimin daha çok gördüğü” üzerinden işler. Kadınların yaklaşımı ise farklıdır: katılım, empati ve toplumsal etkileşim odaklı bir vizyon sunar.
Bir oftalmolog, hastasına “tek gözle” değil, “iki gözle” bakmayı öğretir. Siyaset de aynı dengeyi kurmak zorundadır. Tek taraflı bir bakış, monarşidir; çoklu bakış, demokrasidir. Kadınların siyasal süreçlere katılımı, toplumun derinlik algısını artırır — tıpkı gözün iki retinasının derinlik hissi yaratması gibi.
Bu noktada provokatif bir soru sormak gerekmez mi? Toplumun göz doktoru kim olmalı? Sadece iktidar mı, yoksa vatandaş da kendi bakışını iyileştirme hakkına sahip mi?
Vatandaşlık ve Görsel Egemenlik
Görmek, siyasal bir eylemdir. Vatandaşlık, yalnızca hakların değil, aynı zamanda görme biçimlerinin paylaşımıdır. Eğer bir toplumda bazı gruplar görünmüyorsa, o toplumun “optik adaleti” bozulmuştur. İşte burada, “göz doktoru” metaforu yeniden anlam kazanır: siyaset bilimi, görünmeyeni görünür kılmak için vardır.
Oftalmolog, gözdeki kataraktı temizler; siyasetçi ise toplumun bilincindeki ideolojik kataraktı temizlemelidir. Çünkü körleşme, sadece fizyolojik değil, politik bir süreçtir.
Bir vatandaş, eğer dünyayı yalnızca devletin gösterdiği çerçeveden görüyorsa, özgürlüğü eksiktir. Demokratik toplum, bireyin kendi bakışını geliştirme hakkına sahip olduğu düzendir.
Sonuç: Görmenin Siyaseti
“Göz doktorunun diğer adı nedir?” sorusu, yüzeyde tıbbi bir bilgi gibi görünse de, altında derin bir siyasal anlam taşır. Evet, yanıt oftalmologtur. Ama metaforik olarak yanıt, “hakikati görmeye çalışan herkes”tir.
Bir siyaset bilimi perspektifinden bakıldığında, toplumların en büyük sorunu görme bozukluğudur: kimileri gerçeği abartır, kimileri küçültür, kimileri hiç göremez.
O halde şu soruyla bitirelim: Gerçekten görmek mi istiyoruz, yoksa görmek istediğimiz dünyayı mı arıyoruz?
Cevap, her toplumun kendi siyasal göz bebeğinde gizlidir.