İşte bu ahval ve şerait içinde ne demek?
Ahval ve şerait, özellikle Osmanlı döneminde yaygın olarak kullanılan iki kelimedir. Bu kelimeler isim kökenlidir ve resmi yazışmalarda ve konuşma dilinde statü ve statüyü ifade etmek için kullanılır.
Ahval ve şerait ne demek TDK?
DEVLET VE ŞERİAT NEDİR? Atatürk’ün gençliğe hitabında da yer alan Ahval ve Şeriat’ın şartları ve koşulları; Yani şu anki durum ve koşullar. – Ey Türk istikbalinin çocuğu! 30 Kasım 2020
Şerâitini ne demek?
Geçmişi Gizle Geçmiş Ayrıntıları Geçmişi Temizle Geçmiş: Koşullar.
Ahvali durum ne demek?
Ahval TDK Nedir: Olaylar, durumlar, haller, durumlar ve davranışlar şeklinde ifade edilir.
Ahval ne demek din?
Ona göre, mahiyet ile araz, varlık (vücûd) ile yokluk (adem) arasında üçüncü bir kavram vardır ki, o da mahiyete sıkı sıkıya bağlı olan, ondan ayrı olarak var olması mümkün olmayan, kendi başına bir hakikati bulunmayan ve mahiyetin varlık şekli olan durumlardır.
Atatürk şartları ne olursa olsun?
Bağımsızlığımızı ve Cumhuriyetimizi koruma noktasında, durum ve şartlar ne olursa olsun, gücümüzü ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, her türlü engeli aşmak, her türlü zorluğun üstesinden gelmekte kararlıyız.
Tasavvufta ahval ne demek?
Sözlükte “değişim, dönüşüm, durum ve tavır” anlamına gelen “hal” (çoğulu: “ahvâl”) kelimesi, Arapça “havl” kökünden gelir. Birçok sûfî, kelimenin bu anlamından hareketle hâli, sürekliliği olmayan, çakıp sönen bir şimşeğe benzeterek şöyle demişlerdir: “Devlet, adından da anlaşılacağı üzere geçici bir şeydir.” (Kuşeyrî, s. 54).
Şerait hangi dilde?
Şeriat (çoğulu “şarayi”), Arapça “şeria‘ (الشر ع)” kökünden türemiş bir kelime olup “yol, mezhep, yöntem, âdet, insanları içmek için bir nehre veya su kaynağına ulaştıran yol” anlamına gelir ve hüküm anlamında kullanılır.
Namüsait ne anlama gelir?
✏ ‘Namusait’ ne anlama geliyor? 🔎 Uygun veya uygunsuz. Arapçadan dilimize giren “müsait” kelimesinin Farsçada olumsuz son ekiyle türetilmesiyle oluşturulmuştur. Arapçada “yardımcı” anlamına gelen “musait” kelimesi, Türkçede “uygun” ve “pratik” anlamlarını almıştır.
Elîm ne demek TDK?
üzücü. acınası, perişan. “Yaşadığım acı dolu macera ve sefaletin sona erdiği bir gündü.” – y. K. Bayatlı.
İlelebet ask ne demek?
Elelebet kelimesinin anlamı “sonsuza kadar” şeklinde ifade edilmektedir. Maddi veya manevi her türlü durum ve olaya karşılık olarak kullanılabilir.
Emsal nedir Türkçe?
Türk Dil Kurumu’na göre “emsal” sözcüğü “benzer, örnek ve eşdeğer” anlamında ele alınmaktadır. Bir durum veya olgu için örnek verildiğinde, buna karşılık gelen etki anlatılmaktadır. Yani örnek olarak anlatılan bir sözcük olarak öne çıkmaktadır.
Dalâlet ne demek TDK?
Dalâl veya dalâlet fiilleri sözlükte “kaybolmak, mahvolmak, şaşırmak ve hata yapmak” anlamlarına gelse de, asıl anlamları “az çok, bilinçli veya bilinçsiz olarak doğru yoldan sapmak, doğru yoldan sapmak, dalalete düşmek”tir.
Müşkül sebep ne demek?
Bir şeyin gerçekleşmesini engelleyen sebep, engel, handikap, zorluk, mâni.
Hemhal nedir TDK?
Eylem. Farsça hamḥāl همحال kelimesinden gelen bir alıntıdır ve “aynı durumda olmak, aynı zorlukları çekmek” anlamına gelir.
Bu imkan ve şerait ne demek?
Bu fırsatlar ve koşullar çok olumsuz bir şekilde kendini gösterebilir. Bağımsızlığınızı ve Cumhuriyetinizi tehdit eden düşmanlar, dünyada daha önce görülmemiş bir zaferin temsilcileri olabilir.
Ahval-i şer ne demek?
Bir kişinin kimliğiyle doğrudan ilgili olan yasal durumları tanımlamak için kullanılan bir terim. İslam ülkelerinde yaşayan gayrimüslim uyruklular için kullanılan bir terim.
Millet fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir ne demek?
Milletle temas halinde olmak, milletin yaşadığı sıkıntıları anlamak, karşılaştığı zorlukları bilmek ve ona göre hareket etmek demektir. Aslında, Atatürk’ün ifadesiyle, halkımız tek taraflı ve yanlış politikalar yüzünden yoksulluk, haraplık ve bitkinlik içindedir.
Tasavvufta ahval ne demek?
Sözlükte “değişim, dönüşüm, durum ve tavır” anlamına gelen “hal” (çoğulu: “ahvâl”) kelimesi, Arapça “havl” kökünden gelir. Birçok sûfî, kelimenin bu anlamından hareketle hâli, sürekliliği olmayan, çakıp sönen bir şimşeğe benzeterek şöyle demişlerdir: “Devlet, adından da anlaşılacağı üzere geçici bir şeydir.” (Kuşeyrî, s. 54).